“Aranızda selamı yayınız.”
Hz. Muhammed s.a.v.
Ey Peygamberim, sen çocuklara selam verir ve bunu hiç ihmal etmezdin. Arkadaşlarından yanında büyümüş olan Enes bin Malik r.a. bunu bizlere çocukluğunda yaşayan biri olarak haber verir.
“Rasulullah bir gün oyun oynayan çocukların yanından geçti de onlara selam verdi.”
“Ben çocuklarla oyun oynuyordum. Rasulullah yanımıza geldi. Bize selam verdi. Sonra elimden tuttu. Benimle bir haber gönderdi.
Döndüğümde, O’nu duvarın gölgesinde oturmuş beni bekler vaziyette buldum.”
Senin selamını alan Enes r.a. da büyüyünce çocuklara selam vermiştir.
Yolda gördüğü çocukların yanına uğrar çocuklara selam verir ve arkadaşlarına şöyle derdi:
“Rasulullah böyle yapardı.”
O haber vermiş sahabiler ve sahabilerden sonra gelenler bu sünnetini yaşatarak bizlere gelmesini sağlamışlardır.
Küçükken selam alan bir çocuk büyüdüğünde selam verir.
Yaşayan yaşatır.
Ve bir selamla sünnet halkasına katılır bir çocuk.
Bir selamla büyür.
Kendini önemli ve değerli görür.
Ne güzel öğretmendin
Peygamber Efendimiz s.a.v.’ın çocuklara selam vermesinin sebepleri incelendiğinde farklı noktalar göze çarpar. Öncelikle O eğitimcidir de çocuklara selam verir zira cemiyetin bir parçası olarak gördüğü çocukların cemiyete uyum sağlaması yönünde bir selam çok büyük bir adımdır. Böylece çocuk kendini toplumun bir parçası olarak görür.
Bir eğitimci olarak çocukları İslam ahlakına göre yetiştirme arzusundadır da çocuklara selam verir.
İbn-i Battal r.a. şöyle demiştir:
“Çocuklara selam vermekte onları İslam ahlakına göre eğitmek, onları böbürlenme ve gururlanma gibi süfli duygulardan arındırıp alçak gönüllülük, yumuşaklık gibi ulvi duygu ve hasletlerle bezeme ve bu istikamete yönlendirme gibi yararlar vardır.”
Sen ey en mütevazı!
Mekke’den kuru ekmek yiyen bir kadının oğlu olduğunu asla unutmadın.
Ve o kadının oğlu olmakla gurur duydun.
Bir ihtiyar kadın çıksa da karşına sana sorular sorsa, durup cevaplardın.
Bir iş buyursa sana varıp görürdün.
Çocuklara durup selem verirdin.
Bu arada seni kabile reisleri beklerdi.
Nice iş, nice sorun beklerdi.
Zaman durup beklerdi.
Çocukla karşılaşılır, kurallar unutulur
Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Çocuklara ise selem almak gibi bir yükümlülük yoktur.
Yine selamlaşma adabına göre küçük olan büyüğe, az sayıda olan kişi çok sayıda olana, yürüyen oturana, binit üzerinde olan yaya olana selam verir.
Konu çocuk olunca küçük büyük, oturan ayakta olan, az olan çok olan, yaya ya da binitli olan yoktur.
Çocuk vardır sadece.
Çocuk nedenlere değil sonuca bakar.
Neyi niçin yaşadığı değil ne yaşadığı önemlidir onun için.
Kendine verilen selamı bilir.
En güzel dualar Senin dilinden
Ne güzel duadır selam.
Sen, çocuklara selam verirken duayla çalardın onların kapısını.
O kapılar da açılır açılırdı sonuna kadar.
Gönülden gönüle bir yol varsa onların yolu duayla açılırdı.
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, inayeti seninle olsun ey çocuk!
Selamette olasın!
***
Buyurdun Ey Allah’ın Rasulu:
“İnsanların Allah’a en yakın olanı ilk selam verendir”
Bir çocukla karşılaşsak bilelim ki o rahmetten yeni kopmuş bir damladır.
Rahmete en yakın olandır. Ona selam verense umulur ki rahmete yakınlaşır.
Bilelim ki o çocuk canı isterse alır selamımızı, o da bir dua eder bize.
Biz verelim.
Umalım ki melekler havada kapar selamımızı.
Melekler duamıza duayla selam verir.
En son ne zaman bir çocuğa selam verdik de o çocuğa ya da yanımızdaki arkadaşlarımıza dedik:
“Rasulullah böyle yapardı!”
Zehra Korkmaz / Asr-ı Saadet İkliminde Çocuk Eğitimi Kitabından..
Kaleminize sağlık