enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,6787
EURO
37,4992
ALTIN
3.180,65
BIST
10.104,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Karabük
Parçalı Bulutlu
13°C
Karabük
13°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Açık
13°C
Pazartesi Açık
14°C
Salı Açık
14°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
15°C

HALİMİZİ GÜZEL KIL!

HALİMİZİ GÜZEL KIL!
22.04.2022 12:35
A+
A-

Bize, bizim içimizden bir Rasûl gönderdin.
O, büyük bir ahlâk üzerineydi.

Biz, apaçık bir sapıklık ve cehalet içindeydik de O, ahlâkı tamamlamak üzere aramızdaydı.
Bize ayetlerini okurdu.
Bize kitabı ve hikmeti öğretirdi.
Bizi arıtırdı, temizlerdi.
Arındıkça biz yeryüzü arınırdı.
O merhametliydi, yumuşak tabiatlı, ağırbaşlıydı.

Beklerdi. “Onlar bilmiyor” der, sabırla, duayla beklerdi.
Yürürdü. Sanki ayakları değmezdi yere, toprak incinmezdi adımlarından.
Söylerdi. Söz, bir nisan yağmuru gibi inerdi, öyle işlerdi çorak gönüllerimize.
Dururdu. Bir emrin karşısında öyle bir duruşla ki sanki dağlar yürürdü.

DİN, GÜZEL AHLÂKTIR

Sahabilerden biri Rasûl-i Ekrem s.a.v.’e gelerek sordu:
_ Ey Allah’ın Rasûlü! Din nedir? Rasûl-i Ekrem s.a.v. buyurdular:
_ Güzel ahlâktır!

Ve yine dediler ki, “kıyamette teraziye konan en ağır şey güzel ahlaktır.”

Din güzel ahlâktır. Peki güzel ahlâk nedir?

İbn mübarek ra.’a sordular:
_ İyi ahlâk nedir? O şu cevabı verdi.
_ Güler yüzlü olmak ve herkese iyilik yapmaktır.
Güzel ahlâk Müslüman’ın aslî hâlidir:
Doğru sözlü, merhametli, güler yüzlü, tatlı sözlü, neşeli, sabırlı…
Hilm, vakar ve şükür sahibi…
Gıybet, haset etmeyen, söz gezdirmeyen, hiçbir varlığa eziyet etmeyen, kin tutmayan…
Gazabında ve yumuşak huyluluğunda ölçülü olan. Yani mutedil.
Müslüman. Teslimiyetiyle arınan.

Rasûl-i Ekrem s.a.v.’in ahlâkı Kur’an ahlâkı idi ve O şöyle dua ederdi:

“Allah’ım; senden sıhhat, afiyet ve güzel ahlâk isterim.
Allah’ım, bana güzel ahlâk ihsan eyle. Zira, senden başka kimse güzel ahlâk ihsan edemez. Allah’ım, beni kötü huylardan koru ve uzaklaştır.”

En çok kimi sever?

Usame bin Şerik r.a. anlatıyor:
“Bir gün Rasûlullah s.a.v.’in yanında oturuyorduk. Meclis sessiz ve sakindi. Bu sırada birkaç kişi gelerek Rasûlullah s.a.v.’e sordular:
_ Allah ü Tealâ en çok kimi sever? Rasûlullah s.a.v. de haber verdi:
_ Ahlâkı en güzel olanı.”

GÜZEL SÖZ, GÜLER YÜZ

Sahabilerden biri Efendimiz s.a.v.’e geldi:
_ Bana vasiyet et, öğüt ver. Efendimiz s.a.v.:
_ Nerede bulunursan bulun Allah’tan kork. buyurdular. Sahabi:
_ Artır, Ey Allah’ın Rasûlü. dedi. Efendimiz s.a.v.:
_ Kötülüğün akabinde bir iyilik yap ki, o iyilik günahını gidersin buyurdu. Sahabi tekrar:
_ Artır ya Rasûlallah. deyince Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdular:
_ İnsanlarla güzel geçin.

Ahlâkımız nasıl sorusuna nasıl cevap veririz?

Bu soruda Müslümanlığımız saklıdır, insanlığımız, kulluğumuz saklıdır.
İnsanlarla aramız nasıldır?

LİSANIMIZ, HÂLİMİZDİR

Kişiyi dili, sözleri ele verir.
Konuştuğumuzda doğruyu ve hakkı söyler miyiz?
Doğruyu nasıl bir lisan ile söyler, hakkı nasıl savunuruz?

Bir gün Efendimiz s.a.v.’in huzuruna beş on kişilik bir Yahudi heyeti geldi. Huzura girince selam vermiş olmak için:
_ Es samu aleyküm, ölüm üzerinize olsun. dediler.
Hz. Aişe r.a. onların bu hain sözlerini anlayarak ve onları:
_ Ölüm ve Allah’ın gazabı, laneti sizin üzerinize olsun. diyerek karşıladı. Bunun üzerine Efendimiz s.a.v.:
_ Ya Aişe, ağır ol. Muhakkak ki Allah, her konuda rıfk ile yumuşaklıkla muamele edilmesini sever. buyurdular. Hz. Aişe r.a.:
_ Ya Rasûlallah! Dediklerini işitmediniz mi? dedi. Efendimiz s.a.v.:
_ İşittim. Ben de onlara, “bizim için dilediğiniz sizin üzerinize olsun.” dedim. Onların söylediklerini bu şekilde reddettim. Sen de, benim söylediğimi işitmedin mi?
Benim, onlar hakkındaki duam kabul olur. Fakat onların benim hakkımdaki dilekleri kabul olmaz.

ŞEHİRLERDEN ÖNCE

“Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın.
Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz etrafından darmadağın olurlardı. Artık sen onları bağışla!..” ( Âl-i İmran, 159 ) 

Arkadaşlarından birisi Rasûl-i Ekrem s.a.v.’e ahlâktan sordu. Efendimiz s.a.v. de, “Affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir” ( A’raf, 99 ) ayetini okuduktan sonra şöyle buyurdu:
_ O ahlâk; gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve zulmedeni bağışlamandır.

Yine bir gün Rasûl i Ekrem s.a.v. arkadaşlarına sordu:
_ Size, dünyada ve ahrette en şerefli ahlâkları haber vereyim mi? Mecliste bulunanlar cevap verdiler:
_ Evet, haber verin Ey Allah’ın Rasûlü. Rasûl i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu:
_ Sizden ilgiyi kesenle siz gidip ilgilenin. Size zulmedeni affedin ve sizden malını ve yardımını esirgeyene siz verin.

Medine, son günlerde bir başkaydı. Heyecanlıydı, kıpır kıpırdı. Lâkin bu heyecan Müslümanların sinesinde gizliydi, kaçamak bakışlarında gizliydi, fısıltılı konuşmalarında gizliydi.
Medine, Mekke’yi fethe hazırlanıyordu.
Muhacir bir başkaydı şimdi, ensar bir başka.
Yollar daha bir uzaktı sanki, özlem daha bir yakıyordu.
Muhacir özlemle Mekke’ye, ensar muhacire, Rasûl’e bakıyordu.
Fethin hazırlıkları büyük bir gizlilikle içten içe sürdürülüyor, düşmanın durumdan haberdar olmaması için büyük tedbirler alınıyordu.

Hatıb bin Belka r.a.’ın ailesi Mekke’de kalmıştı. Korkuyordu. “Ya onlara bir zarar erişirse?” Hiç değilse kendilerince bir tedbir alsınlar ya da Mekke’den uzaklaşsınlar diye bir mektup hazırladı ve ailesine verilmek üzere bir kadınla Mekke’ye yolladı.
Allah Rasûlü s.a.v. bu mektuptan haberdar oldu ve Ali ile Zübeyr r.a.’ı takibe gönderdi. Onlar kadını yakaladılar ve Mekke’ye gitmekte olan mektubu aldılar. Allah Rasûlü s.a.v. Hatıb r.a.’ı çağırdı ve kendisinden hakikati söylemesini istedi. Hatıb r.a. gözyaşları içinde suçunu itiraf ederek affını istedi.
Şüphesiz ki bu, kabul edilemez bir suçtu. Mektup Kureyş’in eline geçseydi Müslümanlar türlü tehlike ve zorluklarla karşılaşacaklardı.

Ve Mekke fethedilmişti. Rasûl i Ekrem s.a.v. Kâbe’yi tavaf etti. İki rekat namaz kıldı. Sonra Kâbe kapısının eşiğini tutarak Mekkelilere sordu:
_ Ne yapacağımı sanıyor ve benim hakkımda ne düşünüyorsunuz? Onlar üç defa seslendiler:
_ Siz kardeşimiz, amcazademizsiniz. Merhametli ve halim selim bir insansınız. Sizden ancak iyilik beklenir. Bu söz üzerine Rasûl i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu:
_ “Ben ancak Yusuf’un kardeşlerine söylediği sözü söylüyorum. Sizi bugün kınamak ve suçlamak yok. Allah sizi af ve merhamet etsin! O merhametlilerin en merhametlisidir.” ( Yusuf, 12-92 )
Allah Rasûlü s.a.v.’in bu sözünü duyanlar mezarlarından çıkmış gibi yerlerinden kalkarak İslamiyet’i kabul etmek için geldiler. Allah Rasûlü s.a.v. affetti.

Zira Hatıb r.a. Bedir mücahitlerindendi.
Böylece şehirlerden önce gönülleri fethetti. Afla, merhametle…
Mekke fethedilmedi, Mekke sahibine teslim oldu, gönüller gibi.

Allah’ım, hâlimi güzel kıl, güzel ahlâk ihsan eyle ki, insanlığım ahlâkımda saklıdır. Müslümanlığım, kulluğum ahlâkımda saklıdır.
Merhametimden sorarsın. Merhametim; affeden, bağışlayan gönlümde saklıdır.
Tevazuumdan sorarsın. Yürüyüşümde, ayak bastığım toprakta saklıdır.
Hilmimden, vakarımdan sorarsın. Çileli zamanlardaki sabrımda, öfkemi ve acımı yutmalarımda saklıdır.

Topraktan soruluruz bir gün.
Dostlar bir bir geçilir de düşmandan soruluruz.
Zor anlardan soruluruz.
Hâlimizi güzel kıl.
Hâlimizi, hâllerini güzel kıldıklarınla hemhâl eyle.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.