“Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir!” Hz. Muhammed s.a.v.
Onlar yavru kuşlardır, öyle çaresiz, öyle korumaya muhtaç.
Vereceğimiz bir lokmaya muhtaçtırlar.
O günlerde Sen’in kanatların altında büyüdüler.
Sen onları kucaklar, başlarını okşardın.
Merhameti unutanlara da hatırlatırdın.
Bedevi bir Arap Efendimiz s.a.v.’a gelerek sorar:
_ Ya Rasulallah! Siz çocuklarınızı sever, öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız. Rasul-i Ekrem s.a.v. bedeviye şöyle der:
_ Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmıştır. Ben ne yapabilirim?
Yine bir gün Akra bin Habis r.a., Rasulullah s.a.v.’ın torunu Hz. Hasan’ı öptüğünü gördü ve şöyle dedi:
_ Benim on tane çocuğum var, hiçbirini öpmedim. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v. şöyle buyurdu:
_ Merhamet etmeyene, merhamet edilmez.
O, en merhametli
Allah Rasulü s.a.v.’ın huzuruna birtakım esirler getirilmişti. Esirlerin içinde emzikli bir kadın da vardı lakin çocuğunu kaybetmişti. Sütünü başka çocuklara içiriyordu.
Bu arada çocuğunu buldu. Hemen sinesine bastı ve derin bir şefkatle çocuğunu emzirmeye başladı. Bu şefkat halini görünce Rasulullah s.a.v. arkadaşlarına sordu:
_ Şu kadının çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız? Arkadaşları da:
_ Hayır. Atmamaya gücü yettiği müddetçe atmaz. dediler. Rasulullah s.a.v. buyurdular:
_ İşte, Allah Teala kullarına bu kadının çocuğuna şefkatinden daha merhametlidir.
Rahmeti sonsuz Rabbin kulları, merhamet peygamberi Hz. Muhammed s.a.v.’ın ümmeti bizler merhamette nerede duruyoruz?
“Merhametten maraz doğar” sözü dilimize pelesenk olmuş bir sözdür. Gerçekten merhametten mi doğar maraz?
Allah Teala’nın güzel sıfatlarından, Peygamberimiz s.a.v.’ın güzel ahlakı merhametten mi doğar maraz?
Allah Rasulü s.a.v. her şartta Allahın huzurunda olmaya çağırmış ve bunu mazeretlerimize rağmen onlara sığınmadan yapmamızı buyurmuşlardır. Bu onun ancak merhametin asıl sahibini bilmesinden kaynaklanır.
Bir gün arkadaşlarından âmâ birisi Peygamberimiz s.a.v.’a gelerek şöyle dedi:
_ Ey Allah’ın Rasulü! Beni mescide götürecek kimsem yok. Namazlarımı evimde kılabilir miyim? Efendimiz s.a.v.:
_ Evet, evinde kılabilirsin.
Birbirlerinden henüz ayrılmışlardı ki, Allah Rasulü s.a.v. geriye dönüp o arkadaşını çağırarak sordu:
_ Ezanı duyuyor musun?
_ Evet, ey Allah’ın Rasulü duyuyorum. dedi. Efendimiz s.a.v. buyurdu:
_ Öyleyse ezanın davetine koş!
“Ezanın davetine koş!” emri her ezanla yankılanır durur; bize seslenir, bizi silkeler. Bizedir, hepimizedir.
Koş ve koştur!
Duy ezanı ve duyur!
Merhamet nedir? Senin gözlerin görmüyor, sen daha küçüksün, uyuyasın, ders çalışacaksın, sen ihtiyarsın, sen hastasın diyerek insanları cemaatten, Allah huzurunda saf olmaktan men etmek midir?
Yoksa kim olursa olsun, hangi mazeretlere sahip olursa olsun, onu Allah’ın rahmetine koşmaya çağırmak mıdır?
Çocuklarına Allah Rasulü s.a.v. kadar merhametli olan var mıdır? On yıla yakın Peygamberimiz s.a.v.’ın yanında bulunan; O’nun pek çok halini gören, yaşayan; anıları anılarına karışan Enes r.a. anlatıyor:
“Ailesine karşı Hz. Peygamber’den daha şefkatli hiç kimseyi görmedim Oğlu İbrahim’in, Medine’nin biraz kenarında oturan sütannesi vardı Sütannenin kocası demirciydi Bizimle birlikte oraya gider, demircinin dumanla dolmuş evine girer, çocuğunu kucaklar, öper, koklar, bir müddet yanında kaldıktan sonra tekrar Medine’ye dönerdi.”
Yine o peygamberdir kızını sabah namazına uyandıran, bizim kıyamadığımız uykularına kıyan kızının.
Merhamet, bizim adına merhamet dediğimiz duygu değildir.
Merhamet, herkesi, hepsini toplasak bir damlacık bile etmeyen insanların merhametinden, kendi merhametimizden, Allah’ın sonsuz rahmetine ermeye çağırmaktır, koşturmaktır.
Merhamet Peygamberi bunu yapmıştır.
Merhamete, davet etmeye, davete koşmaya, beraber olmaya çağırmıştır.
Bizler türlü sebeplerle çocuklarımızı merhametli davranarak çoğu zaman Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıyoruz.
Rahmetin olmadığı yerde merhamet olur mu?
İşte bu merhametimiz zulüm oluyor.
İşte bu merhametimizden maraz doğuyor.
En son ne zaman çocuğumuzla sabah namazı kıldık, ne zaman sahur yapıp iftarı beraberce bekledik ve ehlimize dedik:
“Rasulullah böyle yapardı!”
Ne zaman çocuğumuzun bir isteği Allah’ın isteği ve emriyle ters düştüğünde ona hayır dedik? Yoksa çocuğumuzun gönlü için Allah’ın rızasını çiğnedik de adına merhamet mi dedik?