enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,6787
EURO
37,4992
ALTIN
3.180,65
BIST
10.104,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Karabük
Az Bulutlu
15°C
Karabük
15°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
13°C
Cumartesi Çok Bulutlu
13°C
Pazar Çok Bulutlu
14°C
Pazartesi Karla Karışık Yağmurlu
7°C

GÖNÜLLERİMİZ ZATEN BİR

GÖNÜLLERİMİZ ZATEN BİR
29.04.2022 12:08
A+
A-

“…Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!..” Hz. Muhammed s.a.v.

Ne kadar kardeşim, kardeşime?
Ne kadar yakınım, bana ezelden yakın kılınana?
Ne kadar bir ve beraber kalbim; Rabbimin, “Onların kalplerini birleştirdim.” dedikleriyle?
Kardeşlerimiz uzaklarda.
Acıları, gözyaşları uzaklara düşüyor.
Hafif bir esintiyle sarsılıyor, kopuyor bağlarımız.
Sarsılan, kalbimiz.
Bizden uzaklara düşen kalbimiz.

Biz kalbimizden ıradıkça, kendimizden uzaklaşıyoruz.
Kardeşlerimiz yanı başımızda gurbetlere düşüyor, gönlümüzde bir yerlerdeyken dağların ardında kalıyor ve biz kendi gurbetimize daha bir gömülüyoruz.

Kardeşlik Devridir
Saadet Devri kardeşlik devridir.
Müslüman olmanın coşkusu yüreklerdedir.
Dün düşman olanlar, bugün el ele, gönül gönüledir.
Dün uzaklarda olanlar, bugün hanelerdedir.
Mekke, Medine’dedir.
Ve Medine, devrinden yükselip asırlara yürümektedir.

İLAHİ! ENSAR’I BAĞIŞLA

Güzel günlerdi, zor günlerdi.
Allah’ın Rasulü s.a.v. vardı, hayattaydı. Müslümanlar O’nunla yollara düşmüş, Muhacir olmuşlardı. O’na, Muhacirlere kucak açmış, Ensar olmuşlardı.
Muhacir, Allah yolunda hicret edendi. Ensar, Allah Rasulü’ne ve Muhacirlere kucak açan, yardım edendi.
Muhacirler Mekke’den Medine’ye ellerinde bir şey olmayarak hicret etmişlerdi. Ensar ise yer ve mülk sahibi idi. Efendimiz s.a.v. Ensar’a buyurdu ki:
– Şüphe yok ki, muhacir kardeşleriniz Allah yolunda mallarını, yurtlarını, evlatlarını bırakıp size geldi, şehrinize geldi.
Ensar dediler ki:
– Allah Rasulü’nü dinledik ve itaat ettik. Buyur ey Allah Rasulü!
Efendimiz s.a.v. buyurdular, Ensar her sene mallarının yarı mahsulünü Muhacirlere verdi. Muhacir de Ensar’a işlerinde yardımcı oluyordu.

Muhacirler Medine’de bulunmaktan son derece hoşnuttular. Bir gün Efendimiz s.a.v.’e gelerek şöyle dediler:
– Ya Rasulallah! Yanlarına geldiğimiz bu insanlar gibisini görmedik. Az olan bir şeyde bile en güzel şekilde yardımlaşıyorlar. Çok olan şeylerden de bol bol veriyorlar. Vallahi, bize külfet yüklemedikleri gibi, cabadan gelen şeylere de bizi ortak ediyorlar. Bütün sevapları almalarından endişe diyoruz.

Rasul-i Ekrem s.a.v. buyurdular
– Ensar’ı övüp, onlar için Allah’a dua ettiğiniz sürece endişe etmeyin.

Bir gün Nebi s.a.v. Bahreyn arazisini bölüm bölüm ayırmış ve ashabına dağıtmak üzere önce Ensar’ı davet etmişti. Ensar feragat ederek şöyle dediler:
– Ya Rasulallah! Muhacir kardeşlerimize bir misli fazlasıyla taksim buyurmadıkça, bize bir şey vermeyiniz.
Bu sözler üzerine çok duygulanan Nebi s.a.v. şöyle buyurdular:
– Ey Ensar! Mademki başkalarını nefsinize tercih ederek almak istemiyorsunuz; şu halde Kevser havuzunda bana kavuşuncaya kadar sabredin! Çünkü benden sonra, yakında, size başkalarının tercih edileceği bir zaman gelecek.

ONLARIN KARDEŞLİĞİ

Efendimiz s.a.v. buyurdular:
Kim bir Müslümanı giydirirse, o elbise o kişinin üzerinde parçalanıncaya kadar giydiren kişi Allah Tealâ’nın himayesi altındadır. Hangi Müslüman, elbisesi olmayan bir Müslümanı giydirirse, Cenab-ı Hak da onu cennet ipeklerinden giydirir. Hangi müslüman, aç bir müslüman’ı doyurursa, Allah da ona cennet meyvelerinden yedirir. Hangi müslüman, susuz bir müslüman’ı suya kandırırsa, Allah Tealâ onu cennet içeceğiyle ferahlatır.”

Ebu Talha r.a. Ensar’ın en zengini idi. Medine’de hurmalıkları vardı. Efendimiz s.a.v. bir gün, “Siz, sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda sarf etmedikçe asla iyiliğe eremezsiniz.” mealindeki ayet-i kerimeyi okudular. Ebu Talha r.a.’ı bir düşüncedir aldı. Düşündü, düşündü, gönlünü yokladı ve Rasulullah s.a.v.’e vardı:
– Ya Rasulallah, Rabbimiz, “Siz sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça asla iyiliğe ermiş olmazsınız.” buyuruyor. Ben düşündüm ve gönlümü yokladım ki, en fazla sevdiğim malım Beyraha hurmalığıdır. Orası artık Allah için bir sadakadır. Onun tarafınızdan kabulünü ve ecrini umarım.

Bunun üzerine Rasulullah s.a.v. Efendimiz şöyle dedi:
– Ne iyi… Beyraha kazanç getiren ne güzel bir yerdir! Suyu tatlıdır, hoştur. Beyraha’yı aldım ve orayı yakın akrabalarına vermeni münasip görerek sana veriyorum.
Ebu Talha r.a. emre itaat etti ve Beyraha’yı yakın akrabaları arasında taksim etti.

AZI ÇOĞU YOK

Ashab-ı Kiram, yaşayan, bugün hâlâ yaşayan Müslümanlardır. İslâm da onlarla can buluyor, yaşıyordu.
Efendimiz s.a.v. halkı sadakaya teşvik ettiğinde, Ebu Ukayl r.a. çok az miktar hurma karşılığında bir gece sabaha kadar sırtında su taşıdı, aldığı hurmanın yarısını ailesine ayırdı, diğer yarısını da sadaka olarak dağıtılmak üzere Rasulullah s.a.v.’e getirdi. Efendimiz s.a.v.; “Götür, sadaka mallarının üzerine dök.” buyurdular.

Münafıklar, Ebu Ukayl’ın sadakasını dillerine dolayıp alaya aldılar ve:
– Ebu Ukayl’a bakın! Şuncağız hurmalarla Allah’a yaklaşmış, dediler.
Bunun üzerine Cenab-ı Hak, Tevbe Suresi’nin 79’uncu ayetini nazil eyledi:

“Sadaka vermekte gönülden davranan ve ancak elinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselere, bu davranışlarının cezasını Allah verir! Onlara can yakıcı bir azap vardır!”

ZALİM BİLE OLSA

Bu dünyada bitmeyecek kardeşlik, yalnızca ikramla sınırlı değildir. İkram da yiyecek, içecek ve giyecekle sınırlı değil…
Nebi s.a.v. ashabına yedi şeyi emretmiştir. Yedi güzel emirdir onlar ki, ol emirlerle insandan insana güzellikler akar: Cenaze arkasından gitmek, hastayı ziyaret etmek, davete icabet eylemek, mazluma yardım etmek, yemini kabul etmek, selama karşılık vermek ve aksırana dua etmek…

Allah Tealâ buyuruyor ki: “Müminler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin.” (Hucurat, 10)

Peygamberimiz s.a.v. de şöyle buyurmuşlardır:

“Birbirinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Birbirinize kin tutmayın, birbirinize haset etmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.”

Arkadaşlarıyla olduğu bir gün Rasul-i Ekrem s.a.v. şöyle dediler
– Zalim olsun mazlum olsun, kardeşinize yardım edin.
Ashap’tan birisi sordu:
– Ya Rasulallah, mazlum olana yardım ederiz, bunu anladık. Zalim olursa ona nasıl yardım edelim? Ne buyurursunuz?
Efendimiz s.a.v. cevap verdi:
– Onu zulmünden alıkoyun. İşte bu, ona yapacağınız en büyük, en değerli yardımdır.

.  .  .

Gelecek günlere dair, bizlere dair ne acı tespittir.

Ve, son günlerinde Allah Rasulü s.a.v.’in kaygısıdır, endişesidir.
Evet müslümanlar arttı, müslümanlar çoğaldı.
Lâkin, Ensar o kadar az ki…
O kadar azaldı ki…
Yardım edenler, infak edenler, kardeş olanlar, kardeşini nefsine tercih edenler o kadar az ki…
O kadar azaldı ki…

Allah’ın Rasulü s.a.v. hâlâ üzülüyor.
Oysa, Rabbimiz bizi ezelden kardeşler kıldı, gönüllerimizi birleştirdi.
Artık ebede kadar kardeş olmaz mıyız?
Ahretliklerimizi unuttuk mu?
Bir tebessüm, bir selam, küçük bir ikram…
Zoru seçmemiz niye?
Gönlümüze rağmen Müslüman olabilir miyiz?

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.