BİR ÇOCUK, KUŞ VE PEYGAMBER
“Haksız yere bir serçeyi veya daha küçük bir hayvanı öldüren bir insandan bunun hesabını Allah mutlaka soracaktır.”
Hz. Muhammed s.a.v.
Peygamberim, bir gün küsûf (güneş tutulması) namazı kıldırıyordun. Namazı oldukça uzun tuttun. Kıyamı, rükûu, secdeleri hep uzatarak eda ettin.
Namazında Cennet sana yaklaştırıldı. O kadar yaklaştırıldı ki cüret edip uzanaydın salkımlarından bir tanesini alıp arkanda saf tutan arkadaşlarına getirecektin.
Cehennem de o kadar yaklaştırıldı ki ‘Ey Rabbim, ben oradakilerle beraber miyim?’ demeye başladın. Cehennemde bir kadın gördün. Onu bir kedi tırmalayıp duruyordu.
‘Buna ne oluyor’ diye sordun.
‘Bu kadın bu kediyi ölünceye kadar hapsetti. Ne yiyeceğini verdi ne de yeryüzündeki haşerattan beslensin diye salıverdi’ dediler.
Anlattın arkadaşlarına, anlattın bizlere.
Bugün belki ağızsız, dilsiz, elsizler yaptığımız zulümlere karşı lakin yarın dil verilir, el verilir.
Hesap görülür.
* * *
Bir gün arkadaşlarınla Mekke’ye doğru ilerliyorsun.
Hani üçüncüleri Allah olan iki arkadaş olarak çıktığın, dönüp arkana bir bakıp da ‘şu dünyada en sevdiğim yer sensin’ dediğin şehre şimdi ordunla ilerliyorsun.
Tarihin evrildiği gündür bugün.
Küçük oyunların bozulduğu ve tüm oyunların üstündeki o büyük oyunun sahneye konduğu gündür bugün.
Yolunuzun üstünde yeni doğum yapmış dişi bir köpek var. Yavrularını emziriyor.
Anne köpek ve yavruları ordudan rahatsız olmasın diye arkadaşlarından birini o köpek ve yavrularının başına nöbetçi bırakıyorsun. Farkında olmadan zarar vermeyelim diye.
O büyük gün işte böyle zarif anlarla kurulur.
* * *
Gül devridir.
Bu hikâyeleri yaşayarak, dinleyerek büyür çocuklar.
Bu iklimi soluyarak açar goncalar.
Çocuklar, o kuşlar, kediler, yavru köpekler kadar masumdurlar.
Onlarla, onları severek büyürler.
Yoksa yaşanacak olan Asrı Saadet değil, merhametsiz bir dünya, şefkatsiz bir hayattır.
Çocuklar Medine sokaklarında koşturur, oynar, Allah’ın Rasulü s.a.v. çocukların arasına karışırdı.
Medine sokakları gül kokardı.
Rasulullah s.a.v. çocuklara güler yüzle latifeler ederdi.
Enes r.a.’nın küçük kardeşi, Ebu Talha r.a.’nın oğlu Umeyr’in bir kuşu vardı. Allah Rasulü s.a.v. ona,
‘Ey Ebu Umeyr, nugayr ne oldu?’ diyerek latife ederdi. (nugayr küçük kuş demektir)
Bir gün yine Ebu Talha r.a.’nın yanına gitmişti. Umeyr’i üzgün gördü. Sordu:
_ Umeyr neden üzgünsün?
_ Ya Rasulallah, oynadığı küçük kuşu öldü. dediler. Allah Rasulü s.a.v. çocuğa sordu:
_ Ey Umeyr, ne yaptı nugayr?
Sonra zaman zaman çocuğa böyle takılırdı.
Hayvan sevgisi çocuklukta yerleşir. Çocuk büyüdükçe onunla büyür. Yoksa yarın kedinin tırmaladığı bir kadın olmaktan Allah’a sığınırız.
En son ne zaman bir çocuk gördük de kedisi ya da kuşuyla ilgilendik?
Cami avlularında çocukların kuşların peşinden koşmalarını seyrettik? Sonra çocuklara ya da yanımızdaki arkadaşlarımıza dedik:
“Rasulullah böyle yapardı!”