enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,6787
EURO
37,4992
ALTIN
3.180,65
BIST
10.104,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Karabük
Açık
14°C
Karabük
14°C
Açık
Pazartesi Açık
14°C
Salı Parçalı Bulutlu
14°C
Çarşamba Çok Bulutlu
14°C
Perşembe Çok Bulutlu
15°C

Sevgimizle Büyüyecekler

Sevgimizle Büyüyecekler
04.02.2022 14:57
A+
A-

“Çocuklarınızı çok öpün. Zira her bir öpücük için size cennette bir derece verilir.”  Hz. Muhammed (s.a.v.)

SEVGİMİZLE BÜYÜYECEKLER

Sevgi kalpte bir duyguydu.

Bilinmek, görünmek istedi.

Sevgimizle büyüyecekti çocuklar.

Verdiğimiz ekmekten, sudan, sıcacık bir yorgandan, aldığımız türlü türlü oyuncaklardan, gönderdiğimiz büyük büyük okullardan daha elzemdi çocuklarımız için sevgimiz.

Bazen de sever, seviyorum diyemezdik.

Bazen de sever sevgimizi ifade edemezdik.

Zaman ve mekânı aşan, hayatımızın her aşamasına önder olan Efendimiz (s.a.v.) bu konuda da emsal teşkil eder, yol gösterirdi.

 

Allah Resulü çocukları sevdi, çocuklara sevgisini gösterdi, bildirdi.

Kimi zaman çocuklarını ya da torunlarını öper, kimi zaman onları sımsıkı sarar, kimi zaman onların başlarını okşardı ve böylece “seni seviyorum” derdi çocuklara.

Gerek kendi kızı Hz. Fatıma’yı, gerekse torunları Hasan ve Hüseyin’i öperek arkadaşlarına ve bizlere de çocuk ve torunlarımızı öpmemizi tavsiye etti.

Bir gün Hasan’ı öptükten sonra arkadaşlarına şöyle dedi: “Çocuk çekingendir, hâli bilinmez, belki üzüntülüdür.”

 

Bizce sebep bile görülmeyen bir sebeple belki mahzun oldu bir çocuk.

Belki kırıldı, anlatamadı.

Belki üzüldü, ağlayamadı.

Öptü çocuğu Allah Resulü, dağıldı çocuğun hüznü, silindi çocuğun sessizce kalbine akan gözyaşları.

 

Günümüzde yaşanmış bir hadisede halası evlenen küçük bir kız çocuğu düğünde ağlıyor. Teselli etmek istiyorlar ama çabaları fayda etmiyor zira kızı anlamıyorlar. Halası evleniyor, gidiyor diye ağlıyor sanıyorlar.

Pembe elbiseli kendi yaşlarında bir kız daha var düğünde. Halası o kızı kucağına almış, öpmüş. Küçük kız halasının pembe elbiseli, o hiç tanımadığı kızı öptüğüne ağlıyor. Belki halasının artık gittiğini ancak halası o hiç tanımadığı, pembe elbiseli kızı öptüğünde anlıyor da ağlıyor.

Bir öpücük o küçük dünyalarda bu kadar büyük. Allah Resulü bunu biliyor da çocukları öpüyor, arkadaşlarına dolayısıyla da bizlere “çokça öpün çocuklarınızı” diyor.

 

Peygamber (s.a.v.)’in yakın arkadaşlarından Hz. Ömer (r.a.) halifeliği esnasında bir kişiyi bir göreve tayin eder. O kişi göreve gideceği gün halifeyi bir çocuğu öperken görür ve şöyle der:

“Benim birkaç çocuğum var ama hiçbirini öpmem.”

Halife şöyle der:

“Senin küçüklere şefkatin yokmuş, büyüklere nasıl merhamet edersin? Sana verdiğim görevi geri alıyorum.”

 

Çocukları öpmek sevgiydi, merhametti o günlerde. Bugünlerde de öyle ama öyle yaşanmadığı oluyor. Bazı yörelerimizde şımarır ya da büyüklere saygısızlık olur düşüncesiyle anne babalar çocuklarını öpmüyor. Torunlarını öpmüyor dedeler.

Peygamberimiz çocuklarını, torunlarını öptü.

Onun arkadaşları da çocuklarını, torunlarını öptü.

Çocuklara bizi anlatan belki de en güzel söz küçük bir öpücüktü.

O küçük yanaklara her kondurduğumuz öpücük de Peygamberden hediye bir öpücüktü.

 

En son ne zaman çocuğumuzun toza toprağa bulanmış yanaklarına bir öpücük kondurduk da çocuğumuza ya da yanımızdakilere dedik:

“Resûlullah böyle yapardı!”

 

Yorumlar

  1. İ. Yıldız dedi ki:

    Çocuklarımızın toza toprağa bulaşmasına müsaade etmiyoruz ki hocam. Tamamen izole bir hayat yaşıyor çocuklarımız. Ondan sonrada en küçük bir krizde başa çıkamıyorlar ve psikolojileri bozuluyor. Bırakın toza toprağa bulaşmayı odalarından çıkmalarına müsaade edilmiyor. Ya hasta olurlarsa.