Suya dokunmak,
Suyu hissetmek…
Suyla başlamak,
Arınarak, temizlenerek…
Yönümüzü doğrulturken suya değmek önce
Sonra bir ömür suda damla olmak.
Suya hasret bir damla…
“Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı mesh edip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın…”(Maide Suresi, 6)
Abdest tövbedir
Ellerim değerken suya ve tertemiz çıkarken ellerim ruhumdan akanlar nedir?
Neler nelerden aklanırım şimdi?
Efendimiz s.a.v. buyurdular:
“Mü’min veya Müslüman bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su damlalarıyla yüzünden dökülür, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar ellerinden dökülür. Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları suyla dökülür. Öyle ki abdest tamamlanınca günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar.”
Ve yine buyurdular:
“Kim güzelce abdest alıp iki rekat namaz kılarsa ve her ikisinde de içinde dünya ile ilgili bir endişe taşımazsa, anasından doğduğu gün gibi günahlarından sıyrılır.”
Duyduğum kötü sözlerden,
Tuttuğum kötü işlerden,
Söylediğim kötü sözlerden
Ve gittiğim kötü yerlerden bulaşan bana ne varsa
Suyla akar gider…
Müjden budur ve müjden ümidimdir.
Abdest zikirdir
“Abdest alırken Allah’ın adını anan kimsenin Allah bütün vücudunu temizler. Fakat Allah’ın adını zikretmeden abdest alan kimsenin sadece su dokunan azaları temizlenir.” Peygamberimiz s.a.v.
Ellerimin zikridir.
Ayaklarımın, dilimin.
Saçımdaki her bir telin.
Her an yenilenir su.
Tazelenir, dirilir.
Ve ben suya uzattığımda ellerimi suyun zikrine katırlım her bir zerremle.
Her bir zerremle dirilirim yeniden.
Uyanırım son uyanıştan önce.
Abdest müjdedir
“Kim güzelce abdest aldıktan sonra gözünü göğe kaldırarak “eşhedü enla ilahe illallahu vahdehu la şerike leh ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasulüh” derse önüne sekiz cennet kapısı açılır ve kendisine ‘dilediğinden gir’ denilir.” Peygamberimiz s.a.v.
Cennet müjdesidir.
Ve ümidimiz o dur ki Kevser havuzundan gelir damlalar.
Abdest nurdur
Efendimiz s.a.v. buyurdular:
“Şüphesiz benim ümmetim, kıyamet gününde abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaklardır. Yüzünün nurunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın” (yani abdest azalarını daha etraflıca yıkasın.)
Ve dediler ki;
“Mü’minin nuru ve beyazlığı, abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.”
Hepimiz biliriz bir gün de şöyle demiştir:
“Abdest üzerine abdest almak nur üzerine nurdur.”
O izlerden tanınırız
Bir iz vardır bizi bize tanıtan
Bizi kendimize tanıtan
Su damlalarıdır o saçlarımızda, toprak taneleridir alınlarımızda.
Dizlerimiz bükülmeyi bilir, alınlarımız yere değmeyi.
Suya kanmıştır ellerimiz.
Allah Rasulü s.a.v. arkadaşlarıyla birlikte olduğu günlerden birinde bir özlemini dile getirdi:
_ Kardeşlerimi görmeyi ne kadar da çok arzulardım.
Arkadaşları sordular:
_ Bizler senin kardeşlerin değil miyiz ey Allah’ın Rasulü? Allah Rasulü s.a.v. buyurdular:
_ Sizler benim arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim ise henüz dünyaya gelmemiştir. Onlar beni görmeden severler, bana beni görmeden inanırlar. Arkadaşları tekrar sordular:
_ Peki, henüz dünyaya gelmemiş o kişileri nasıl tanıyacaksınız? Allah Rasulü s.a.v. şöyle dedi:
_ Düşünün ki bir adamın ayakları ve yüzü beyaz olan bir atı var. O kimse bu atını hepsi simsiyah olan bir at sürüsü içinde tanıyıp bulamaz mı? Arkadaşları:
_ Elbette bulur ey Allah’ın Rasulü. dediler. Allah Rasulü s.a.v. buyurdular:
_ İşte o kimseler de mahşer yerine abdest azaları bembeyaz olduğu halde gelecekler. Ben onlar geldiğinde Kevser suyundan ikram etmek için önceden havuzumun başına gideceğim ve onları bekleyeceğim.
Peygamberlerin abdesti
Nebi s.a.v. abdest alıyordu. Arkadaşları da O’nu seyrediyorlardı. Tüm azalarını birer kere yıkadı. Abdesti bitince arkadaşlarına şöyle dedi:
“İşte abdest budur. Allah namazı ancak bununla kabul eder.”
Bir gün yine abdest alıyor arkadaşları da Onu seyrediyorlardı. Bu kez tüm azalarını ikişer kere yıkadı. Ve abdesti bitince buyurdu:
“Böyle ikişer kere azalarını yıkayanlar iki ecir alırlar.”
Başka bir gün de vakitlerden hangi vakittir bilemeyiz lakin güzel bir vakittir. Üçer kere yıkar azalarını ve abdestinin sonunda şöyle der:
“İşte bu benim, benden evvelki peygamberlerin ve bilhassa Halil İbrahim peygamberin abdestidir.”
Özlesin diye bizleri,
Beklesin diye havuzunun başında.
Ve tanısın diye.
O’nunla uzatmalı ellerimizi suya.
O’nunla almalı abdestlerimizi.
Mademki suya ulaştık su da bize ulaşmıştır şimdi.
Tam bir kavuşma olmalı.
Hasretle kucaklaşmalı.